Dişetinin rengini kan damarlarının genişliği ve sayısı, epitelin kalınlığı, keratinizasyon miktarı, ve epitel içerisindeki pigmentler belirler. Melanin, karoten, indirgenmiş hemoglobin ve oksihemoglobin ise oral mukozanın normal rengini belirleyen esas pigmentlerdir. Dişeti hiperpigmentasyonu, epitelin özellikle basal ve suprabasal tabakalarında bulunan melanositlerde aşırı melanin salgılanması nedeniyle meydana gelir.
Hormonal bozukluklar, Allbright sendromu, Peutz Jeghers sendromu, hemachromatosis, kronik akciğer hastalıkları, malignmelanom, travma ve ırksal pigmentasyon bilinen etyolojik faktörlerdir. Dişeti hiperpigmentasyonu medikal bir problem değildir ve düşünüldüğünün aksine sadece siyah ırkta değil Fransız, Arap, Çin, Hint, Alman, italyan, Yunan ve Türk toplumlarında da sıklıkla karşılaşılabilen bir durumdur. Hiperpigmentasyon özellikle gummy smile (dişetinin çok görünmesi) olgularında hastanın estetik şikayetlerine yol açar. Kozmetik tedavi amacıyla günümüze kadar klasik cerrahi, kimyasal, dondurarak ve elektro cerrahi teknikleri farklı başarı dereceleriyle kullanılmıştır. Günümüzde, lazerler melanin pigmenti içeren ve üreten hücrelerin ablasyonu için uygulanmaktadır. Bu hücrelerin etkili ablasyonu, tedavi edilen bölgedeki pigment içermeyen hücrelere zarar vermeyen özel dalga boyuna sahip lazer ışını ile elde edilir. Bu durumda, radyasyon enerjisi ablasyon enerjisine dönüştürülür ve çevre dokular da minimal ısı oluşumuyla hücre parçalanması ve buharlaşması gözlenir.
Selektif fototermoliz denen bu olay, 488/514 nm Argon, 694 nm Ruby, 351 nm Excimer, 1064 ve 532 nm Nd:YAG lazer gibi farklı tip lazerlerle denenmiştir. Avantajlarının yanı sıra bu lazerlerin maliyetleri yüksektir ve dişhekimliğinin diğer uygulamalarında kullanım için sınırlı alana ve dezavantajlara sahiptirler. Bunun yanında, CO2 ve Erbium:YAG (Er:YAG) gibi lazerler hem hiperpigmentasyon tedavisinde hem de dişhekimliğinin diğer uygulama alanlarında pratik ve etkili olarak kullanılabilirler. Er:YAG lazer su tarafından en fazla emilen, 2940 nm dalga boyunda ve mükemmel yumuşak doku ablasyonu yapma kabiliyetine sahip bir lazerdir. Bu lazer ile, suyun yönlendirdiği foto-termo-mekanik işlem yapılır ve penetrasyon derecesine bağlı olarak tüm canlı hücreler ve epitel, direkt selektif olmayan ablasyon yoluyla uzaklaştırılır.
Lazer enerjisi su moleküllerince absorbe edilir, hızlı bir ısınma, hücre hacminin genişlemesi, buharlaşma ve mikropatlamalar meydana gelir. Etki yüzeysel ve mekaniktir. Mikrop atlamalar çevre dokulardaki hücreler üzerinde yüksek bir basınç oluşturarak dokuların ablasyonunu sağlarlar. Er:YAG lazer kullanımı ile hedef ve çevre dokularda minimal ısınma meydana gelir, skar oluşması önlenir ve yara iyileşmesi hızlanır.
Yeditepe klinik 2005-1